7.03.2013

...


koynumda büyüyorsun...
koynunda küçülüyorum...

düşler, tutkular ve suçlar...


       Yakınlarda izlediğim The Dreamers filmi; (türkçe çevirisiyle Hayalperestler ya da Düşler, tutkular ve suçlar) lezzeti bitmeyecek bir film.

Ön tarafta çıplaklık bir taraftan gözümüze sokulurken arka planda bir 68'lerin Fransası gençliğinin başkaldırısını izliyoruz.

Saplantı denecek kadar birbirine bağlı iki fransız kardeş ve aralarına sonradan katılan bir amerikalı genç...
Filmde bu üç genci sinema tutkusu biraraya getirirken bir evin içinde bu tutku, bir süre sonra bohem bir yaşantıya dönüşüyor. Bolca sinemanın tartışıldığı bu evin içinde bedenin ve cinselliğin keşfinide izliyoruz. Bu keşfe tanıklık ederken özgürlük nedir, nerede başlar, nerede biter? Biter mi?, ahlak nedir? gibi sorular usunuzda uçuşuyor.
Kendimizi, ruhlarımızı ve tutkularımızı özgür bıraktığımızda nelerin ortaya çıkabileceğini görüyoruz.

İçsel gözlemlerle dolu filme eşlik eden eski siyah beyaz film kareleri ve müzikler bir harika. Geçişler çok yumuşak kullanılmış.

Filmin baş rol kadın oyuncusu Eva Green(Isabelle)'in güzelliği ve cesur oyunculuğu, filmde Theo karakterini canlandıran Louis Garrel, (ki ben yeni tanıştım kendisiyle) karakteristik yüzü dikkatlerden kaçırılmamalı.

Dostlarla tartışılası bir film.
İyi seyirler...


 
 
Filmin künyesi;
Yapım: 2003- Fransa , İngiltere , İtalya , ABD
Tür: Dram , Romantik
Süre:112 dakika
Yönetmen: Bernardo Bertolucci

Oyuncular: Eva Green, Michael Pitt, Louis Garrel, Jean-pierre Leaud, Anna Chancellor
Senaryo: Gilbert Adair
Yapımcı: Jeremy Thomas
 

Filmden bir diyalog:

- Hayran olduğun kızıl muhafızların hepsi aynı kitabı taşıyor, aynı şarkıyı
söylüyor, aynı sloganı atıyorlar. Yanı bu büyük epik filmde herkes
figüran. Herkes.. Bu benim için çok ürkütücü. Tüylerimi diken diken ediyor.
Çünkü büyük bir zıtlık var.
+ Neden?
- Çünkü söylediklerine gerçekten inansaydın dışarda olurdun.
+ Nerde?
- Dışarda. Sokakata.
+ Seni anlamıyorum.
- Evet anlıyorsun. Olaylar dışarda. Çok önemli olabilecek bir şey,
durumu değiştirebilecek bir şey. Bunu ben bile anlıyorum ama dışarda değilsin.
Benimle içerdesin, pahalı şarap içerek filmlerden Maoculuktan söz ediyorsun.
+ Bu kadar yeter!
- Nedenini söyle..
+ Yeter dedim.
- Kendine sor. Çünkü bence gerçekten inanmıyorsun. Lambayı alıp posterlerini
asıyorsun, bence sen, bence..
+ Fazla konuşuyorsun!